//
Ülkemiz bol güneş gören bir ülke olmasında rağmen 15 yaş üstü kişilerin yarısından çoğunda D vitamini eksikliği görülmektedir. Son yıllarda D vitamininin kemik sağlığının yanısıra immun sistemdeki etkileri de ön plana çıkmaya başlamıştır
D vitamini ("kalsiferol" olarak da anılır), bazı gıdalarda doğal olarak bulunan, diğerlerine eklenen ve bir besin takviyesi olarak bulunan, yağda çözünen bir vitamindir. Ayrıca güneş ışığından gelen ultraviyole (UV) ışınları ile derimizde D vitamini sentezi başlar.
Güneşe maruz kalma, yiyecekler ve takviyelerden elde edilen D vitamini biyolojik olarak aktif değildir ve aktivasyon için vücutta iki hidroksilasyona uğraması gerekir. Karaciğerde meydana gelen ilk hidroksilasyon, D vitaminini "kalsidiol-D2" olarak da bilinen 25-hidroksivitamin D'ye [25(OH)D] dönüştürür. İkinci hidroksilasyon öncelikle böbrekte meydana gelir ve fizyolojik olarak aktif 1,25-dihidroksivitamin D'yi [1,25(OH)2D] oluşturur, aynı zamanda "kalsitriol- D3 " olarak da bilinir. Serum D vitamini düzeyleri kalsiyum, fosfor, östrojen, androjen gibi üreme hormonları, kortizol, tiroid hormonu, fibroblast growth factor-23, parathormon vb. ile düzenlenir ve homeostatik dengede tutulur.
Neden D vitaminine ihtiyacımız var?
D vitamini kemik yapımında çok önemlidir. Eksik olduğunda kemik yapımız bozulmaya başlar. Kemik yapısının sertliğini sağlayan kalsiyum gibi mineraller kemik dokusunda azalır. Bu durum osteoporoz dediğimiz kemik densitesinin azaldığı, kemiklerin daha kolay kırıldığı hatta kendi kendine çökmeye başladığı bir duruma neden olur. Çocuklarda D vitamini eksik olduğunda boy uzaması, gelişim yavaşlar.
D vitamini sadece kemik sağlığı için değil bağışıklık sistemimiz için de çok önemlidir. D vitamininin, kalsiyum metabolizması yanında güçlü immün modulatuvar etkileri de vardır. D vitamini düşüklüğünün, büyüme-gelişme geriliği, osteomalazi ve osteoporoz gibi metabolik kemik hastalıklarının yanı sıra sık enfeksiyonlara yatkınlık, otoimmun hastalıklarda artış, kanser, diyabet, nörolojik bozukluklar, multipl skleroz, allerjiler ve kalp damar hastalıkları ile ilişkisi tespit edilmiştir. D vitamini sedef hastalarında klasik tedavilerde yer almaktadır.
Günlük D vitamini ihtiyacı nedir?
Günlük D vitamini ihtiyacı yasa ve kişiye göre değişir. Özellikle büyüme çağında, gebelik ve emzirme sürecinde, yaşlılarda yıkımın arttığı durumlarda D vitamini ihtiyacı artar. Karaciğer ve böbrek; D vitamini üretiminde yer alan organlarımızdır. Karaciğer ve böbrek hastalarında yapım bozulur ve D vitamini eksikliği ortaya çıkar.
D vitamini deride güneş ışığının etkisi ile yapıldığı için yeterince güneş görmeyenlerde, kapalı ortamlarda çalışanlarda, yüksek koruma faktörlü güneş kremi kullananlarda, cilt problemleri olanlarda yeterince D vitamini yapılamaz ve eksikliği ortaya çıkar.
D vitamini takviyesi almadan önce kan düzeylerinin ölçülmesi gerekir. Yine D vitamini alırken kemik yapımının gerçekleşebilmesi için diğer yapıtaşları olan kalsiyum, fosfor, protein ve K vitamini, çinko gibi kemik yapımında önemli olan vitamin, mineral ve diğer besin alımlarının da optimal düzeyde olması gerekir. Bu nedenle hastanın ayrıntılı değerlendirilmesi ve desteklenmesi daha etkin sonuç alınmasını sağlar.
Günlük önerilen D vitamini ihtiyaçları yaklaşık 400-1000 iu (10-25 mikrog) /gündür. Bununla beraber son çalışmalar D vitamini düşük veya kemik erimesi olan kişilerde, yaşlılarda, gebelerde daha yüksek doz D vitaminine ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
D vitamini düzeyini yükseltmek çok kolay değildir. D vitamini yağda eriyen ve kolay emilen bir vitamindir. Yağlarla beraber kullanımı emilimi için önemlidir. Ayrıca artık daha önce önerilen dozların yeterli olmadığı özellikle bağışıklık ve kemik hastalıkları tedavisinde kullanımında daha yüksek dozlara ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Son uluslararası kılavuzlara göre osteoporoz yani kemik erimesi olan kişilerde günlük D vitamini alımının 4000-10.000 iu (100-250) mikrog şeklinde doktor kontrolünde kan ve idrar takipleri yapılarak kullanımı önerilmektedir (EFSA, 2023). D vitaminine bağlı toksisite de kolay kolay görülmüyor olsa da 100-250 mikrog üstüne çıkıldığında nadir görülen bir yan etki olmasına rağmen hiperkalsiuri açısından doktor takibi gereklidir.
Vücutta D Vitamini Düzeyini Gösteren En İyi Test Hangisidir?
Vücudumuzun D vitamini düzeyini en iyi gösteren test kanda ölçülen “25 OH vitamin D” düzeyidir. D vitamini yanısıra kalsiyum, fosfor, çinko, magnezyum, PTH gibi ilişkili parametrelerin düzeylerinin ölçümü tedaviyi doğru planlamak açısından önemlidir. Ayrıca hastanın karaciğer, böbrek fonksiyonlarını, idrar bulgularını değerlendirmek ilgili ek sorunları belirleyerek daha doğru bir yaklaşımı sağlar.
D Vitamini Eksikliği ve Yetersizliği Tanısı İçin Kullanılan Değerler Nelerdir?
Kılavuzlara göre 25 OH vitamin D düzeyi:
20 ng/ml ve üzeri normal/yeterli,
10–20 ng/ml arası D vitamini yetersizliği,
10 ng/ml’nin altı D vitamini eksikliği olarak tanımlanır.
Bununla beraber güçlü bir bağışıklık, daha sağlam kemikler için D vitamininin 30 ng/ml üzerinde olması tercih edilir.
COVID-19 ve D vitamini ilişkisi
COVID-19 döneminde yapılan çalışmalarda D vitamin düzeyi düşük olan kişilerin COVID-19 başta olmak üzere enfeksiyonlara daha kolay yakalandığı ve COVID-19 da hastalığı daha ağır geçirdikleri görülmüştür. Bu konuda yapılan 27 yayının değerlendirildiği ve 205565 kişiye ait veriyi kapsayan meta analizde D vitamini yetersizliğinin COVİD-19 enfeksiyonu ve süreci için ciddi risk faktörü olduğu, hastalık ve ölüm sürecini belirgin şekilde etkilediğini göstermiştir. Ayrıca vitamin D yetersizliği, kronik kalp hastalığı ve akciğer hastalıklarına yol açan renin-anjiyotensin sistemi tetiklemektedir. Bu hastalıklara sahip bireylerin ise daha yüksek yüzdede şiddetli COVID-19 geçirdiği bilinmektedir. Enfeksiyonlara yakalanmamak ve direncimizin artması için D vitamini düzeyimizi yüksek tutmamız gereklidir.
D vitaminini besinlerden alabilir miyim ? Takviye kullanmam gerekiyor mu?
Vitamin D her ne kadar güneşten yeteri kadar alınabilse de D vitamini takviyesi almak ve D vitamini içeren gıdalar tüketmek de vitamin D ihtiyacını karşılamak için oldukça önemlidir.
Vitamin D içeren besinler oldukça sınırlıdır. Hayvansal besinler vitamin D değerleri açısından daha zengindir. Özellikle, balık ürünleri hem yağ oranı yüksek hem de kemik sağlığı için gerekli içeriklere sahip olması nedeniyle vitamin D için en çok tercih edilen besinlerdendir. Balık ürünlerinin yanı sıra, süt, yumurta, yoğurt ve diğer hayvansal gıdalar da vitamin D ihtiyacını karşılamak için tüketilen besinlerdir. Sebze ve meyveler D vitamini için yeterli kaynak olmamakla beraber kemik yapısı, bağışıklık sistemimiz için gerekli diğer besin ögelerini içermeleri nedeniyle sağlık bir beslenme planında yer almalıdır. Mantar; D vitamini kaynağı olmakla beraber, mantar türüne göre bağışıklık sisteminde farklı etkiler yaratabilir.
Vitamin D yağda çözünen bir vitamin olması sebebiyle yüksek yağlı yiyeceklerle birlikte tüketmek, sindirimi ve emilimi artırabilir. Bu sebeple, D vitamini takviyesini yağlı yemeklerle yemeğin de sağlıklı olması için özellikle zeytinyağı gibi sağlıklı yağlarla tüketilmesi doğru olacaktır.